Abonelik Facebook sayfamız

Page
: 928
Article : 92
Size : 2 x 11,2 x 8 inch
ISBN : 975-6782-53-6
Binding : Hardcover
Lang. : Turkish
  
   

Federe ve Muhtar Türk CumhuriyetleriA. Tataristan CumhuriyetiB. Başkurdistan CumhuriyetiC. Çuvaşistan CumhuriyetiD. Saha CumhuriyetiE. Altay CumhuriyetiF. Tuva CumhuriyetiG. Hakas CumhuriyetiH. KırımI. GagavuzeliJ. Doğu TürkistanTürk TopluluklarıA. BalkanlarA.1. Bulgaristan TürkleriA.2. Makedonya ve Kosova TürkleriA.3. Batı Trakya TürkleriB. KafkaslarC. Orta DoğuC.1. Suriye TürkleriC.2. Irak TürkleriC.3. İran TürkleriD. Türkistan'daki Türk TopluluklarıE. Sibirya'daki Türk TopluluklarıF. Aşağı İdil ve Kırım Bölgesinde Türk TopluluklarıTürk YerleşimleriA. Avrupa'daki Türk YerleşimleriB. Amerika'daki Türk YerleşimleriC. Avustralya'daki Türk Yerleşimleri



 Osmanlı
 The Great Ottoman Turkish Civilisation
 Genel Türk Tarihi
 The Turks

   
 

Introduction Foreword Preface Table of Contents Sample Articles Reviews Media and Us

Leonid Kravçuk, Boris Yeltsin ve Stanislav Şuşkeviç arasında Aralık 1991 tarihinde imzalanan meşhur Belovej Anlaşması’nı müteakip Sovyetler Birliği’nin tasfiyesi başlatılmış ve aynı ayın sonlarına doğru da Alma Atı’daki toplantıyla bu süreç hızlı bir biçimde tamamlanmıştır. Bu tarihten itibaren zaten egemenlik kararı almış olan Birlik Cumhuriyetleri, eşit üyeler olarak uluslararası camiâ tarafından otomatik bir şekilde tanınmışlardır. Ancak, egemenlik ilanları ve bağımsızlık hülyâları, zaten bu hakkı 1977 Sovyet Anayasası ile mahfuz olan birlik cumhuriyetlerini etkilemekle; hızlı bir biçimde birlik cumhuriyetleri içerisinde yer alan etnik cumhuriyetler ve özerk bölgeleri de cesaretlendirmiştir. Bu durumdan en fazla etkilenen ülke ise, Rusya’dır. 1991 yılı ortaları itibariyle bugünkü Rusya Federasyonu’nu oluşturan 21 etnik cumhuriyetten önemli bir çoğunluğu egemenliklerini ilan etmişlerdir.

Bu cildin tasnifinde “Federal ve Muhtar Cumhuriyetler” olarak vurgulanan Türk cumhuriyetlerinin çoğu işte Rusya Federasyonu içerisinde yer alan bu etnik cumhuriyetlerdir. Ancak bu nevi hukukî statüsü olan Türk cumhuriyetleri ve halkları sadece Rusya Federasyonu içerisinde yer almamakta; Moldova ve Ukrayna gibi diğer eski Sovyet cumhuriyetlerinden Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki Doğu Türkistan’a kadar uzanmaktadır.

Altın Orda’dan sonra kuzeydeki Türk illerinde kurulan en önemli iki devlet; Kazan ve Kırım hanlıklarıdır. Kazan Tatarları 1552’de Kazan Hanlığı’nın düşmesinden bu yana Rus idaresi altında yaşamışlar ve Rus rejimlerinin inisiyatifi altında şekillenen idarî yapılanmaları kabullenmek zorunda kalmışlardır. Sovyetler Birliği döneminde birlik cumhuriyetleri yeniden düzenlenirken komünist idareciler, bir tek Tataristan’ın birlik cumhuriyeti statüsüne getirilmesinden imtina etmişlerdir. Tataristan’ın 1960’lı yıllardan itibaren Moskova’ya gönderdiği bu yöndeki taleplerini bildiren dilekçeleri ise her defasında gözardı edilmiştir. Ancak herşeye rağmen, Tataristan bugün de uluslararası camiânın büyük önemi haiz mensuplarından biridir. Kazan Tatarları siyasî ve tarihî misyonları, yaşadıkları coğrafyanın zengin doğal kaynakları ve entelektüel birikimleri hasebiyle dikkatle izlenmesi gereken bir halk olagelmiştir.

Başkurdistan, yakın bağlara sahip olduğu Tataristan gibi Rusya Federasyonu’nu oluşturan bir başka önemli etnik cumhuriyettir. Bugün Başkurdistan sadece Rusya Federasyonu siyasetini etkileyecek bir konum ve güce sahip olduğu için değil; coğrafyasında saklı zengin doğal kaynakları sebebiyle uluslararası gelişmelerin gidişatını etkileyebilecek bir aktör olduğu için de yakînen izlenmesi gereken önemli bir cumhuriyettir.

Son yıllarda Rus siyasetinde ismi gittikçe duyulmaya başlayan üçüncü etnik cumhuriyet ise, Saha’dır. Elmas üretiminde dünyada önemli bir konuma sahip Saha Cumhuriyeti Rusya’daki federasyonun yapısıyla ilgili tartışmalara faal bir biçimde katılarak etkinliğini arttırmak istemektedir.

Kuzeyde yer alan Altay, Tuva ve Hakas cumhuriyetleri ise Rusya Federasyonu’ndaki diğer Türk halklarının yaşadıkları cumhuriyetleri teşkil etmektedir. Ancak doğal kaynak zengini her üç cumhuriyetin de bugün karşı karşıya oldukları alkolizm ve demografik yapıdaki dengesizlikler gibi önemli sorunları bulunmaktadır.

Kırım Tatarlarının Türkiye ile bugün de baki olan yakın bağları 1475 yılına kadar uzanır. 1783 yılından bu yana ise Kırım Tatarlarının çilelerle dolu kaderi, Türk halkı tarafından yakînen izlenmektedir. Bu trajedinin en feci devresi, 1943 yılındaki sürgündür. Kırım Tatarlarının anavatanlarına avdetleri 1957 yılında başlamış ve bu yolda sürdürdükleri mücadele Türkiye’de de yankı bularak Türk halkının ve özellikle Kırım kökenli birçok Türkün sempatisini kazanmıştır. Kırım Tatarlarının karşı karşıya oldukları sorunlar henüz sona ermiş değildir. Yarımadadaki Rus nüfus ile Ukrayna hükûmeti arasında, dolayısıyla Ukrayna ve Rusya arasında devam eden çekişmenin mağdurları, ne yazık ki, bugün anavatanlarında bir azınlık olan Kırım Tatarlarıdır.

Türk kamuyouna merhum Hamdullah Suphi Tanrıöver’in tanıttığı Ortodoks Türkler, yani Gagavuzlar bu cildin bir başka konusunu teşkil etmektedir. Gagavuz halkının Türklerin hangi koluna ait oldukları konusundaki tartışmalar ile Anadolu Türkçesine çok benzeyen dilleri etraflıca işlenmeye çalışılmıştır.

Türk halklarının bir başka çileli bölgesini oluşturan Doğu Türkistan Özerk Cumhuriyeti “Federe ve Muhtar Türk Cumhuriyetleri” tasnifi altında incelenen son konuyu teşkil etmektedir. Önceki ciltlerde tarihlerine ve tarihî mücadelelerine etraflıca değinilen Doğu Türkistan Türklerinin, bu bölümde de bugünkü vaziyetleri, karşı karşıya oldukları sorunları ve kültürleri yansıtılmaya çalışılmıştır.

“Türk Toplulukları” tasnifi altında incelenen halklar, bir anlamda, değişik bölgelerdeki Osmanlı varlığının imzasıdır. Kafkasya’dan Orta Doğu ve Balkanlar’a kadar uzanan geniş coğrafyanın geçmiş yüzyılın başına kadar Osmanlı toprakları olduğu unutulmamalıdır.

Bahis mevzuu edilen bölgelerden Balkan Yarımadası’ndaki Türk varlığı Osmanlı öncesine kadar uzansa da, plânlı ve en kalıcı iskân siyaseti Osmanlı devrinde yürütülmüştür. İlkin Aydınoğlu Umur Bey’in 1332’deki seferi ile temelleri atılan uclardaki gazâvat neticesinde, bugün Batı Trakya’dan Bulgaristan, Makedonya ve Kosova’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada bağlı oldukları ülkenin yadsınamayacak bir gerçeğini yansıtan Türk toplulukları ortaya çıkmıştır.

Aynı durum, Orta Doğu için de geçerlidir. Ancak Türk halklarının göç yollarının önemli bir güzergâhını teşkil eden Orta Doğu’daki Türk varlığı Osmanlılardan da öncesine uzanmakta ve büyük bir çeşitlilik arz etmektedir. Örneğin; Güney Azerbaycan Türklerinin, nüfusun önemli bir bölümünü oluşturduğuna inanılan İran’da, Kaşkay Türklerinden Sungur Türklerine kadar geniş bir Türk yelpazesi bulunmaktadır. Suriye’ye ilaveten, bugün uluslararası kamuoyu tarafından ısrarla gözardı edilmeye çalışılsa da Irak’ta da önemli bir Türk/Türkmen varlığı bulunmaktadır.

Tam bir etnik mozayik arz eden Kafkasya, Türk izlerinin yoğun olduğu diğer bir bölgedir. Bugün Kafkasya’daki Türk topluluklarını, Karaçay, Balkar, Nogay, Kumuk ve Ahıska Türkleri ve Türkmenler teşkil etmektedir. Karaçaylar ve Balkarlar Rusya Federasyonu’nda etnik cumhuriyetler olarak (Karaçay-Çerkez ve Kabardin Balkar) yer almaktadır.

Öte yandan, Türkistan’da, özellikle de bugün dünya gündeminin ana konusunu teşkil eden Afganistan’da, Sibirya’da ve 1556’ya kadar Astrahan Hanlığı’nın hüküm sürdüğü Aşağı İdil bölgesinde de önemli bir Türk varlığı mevcuttur.

Dünyadaki Türk yerleşimleri ise özellikle 1950’li yılların sonlarından itibaren iktisadî sebeplerle Batı’ya göç eden vatandaşlarımızdan müteşekkildir. En yoğun biçimde Almanya olmak üzere Avrupa Kıtası’nda, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Avustralya’da ve hatta iktisadî ve kültürel bağlarımızın gittikçe güçlendiği Rusya Federasyonu’nda büyük bir Türk kitlesi yaşamakta ve bu ülkelerle ilişkilerimizde bir köprü vazifesi icra etmektedirler.



About Us | Project Turk
ottoman-history | Other Publications | Symposium
Contact Us | Search | Links

Copyright © 2013 Yeni Turkiye